Seslendirme ve Tiyatro
Seslendirme sanatı ve tiyatro arasında organik bir bağ vardır.
Bu bağ, usta seslendirme ve tiyatro sanatçılarına bakıldığı zaman hemen kendisini gösterir. Usta sanatçıların neredeyse tamamı tiyatro kökenlidirler ya da en azından seslendirme ile beraber tiyatroyla da uğraşmışlardır.
Tiyatro ve ses arasındaki bu bağ tabi ki bir tesadüf değildir.
Seslendirmenin bir sanat dalı olarak kabul ediliyor oluşunun altında yatan sebepler de aslında bu bağ ile alakalıdır.Ses sanatçısı da tıpkı bir tiyatro oyuncusu gibi bir rolün içerisine girer. Sanatçı Ses verdiği karakteri anlaması, tanıması ve onunla bir bütün olabilmesi gerekir.
Ses sanatı, ancak bir tiyatro oyuncusu ciddiyetiyle gerçekleştirilebilir.
Aksi takdirde yapılan kayıt işlemi, kötü bir uygulamadan öteye geçemeyecek ve izleyici açısından da kaliteli bir yapıt görülemeyecektir.
Bir tiyatro oyuncusu için, sahnede canlandıracağı karaktere hazırlanmak uzun bir uğraş gerektirir. Öncelikle yazılı metinden bir karakter tahlili yapmak iyidir. Daha sonra yaratılan bu karakterin biçimsel özellikleri ince ince çalışmak gerekir.
Tiyatro oyuncusu için aslında en zorlu süreç bu kısımdır.
Birçok deneme yanılmadan ve sonra metinde yaratılmış karaktere arzu edilen yakınlıkta bir karakter sahnede boy gösterir.
Bu sürecin neredeyse tamamı, sanatı için de geçerlidir.
Belki de aradaki tek fark, tiyatroda oyuncunun karakteri sahnede görsel olarak da canlandırılmasıdır.
Bu durum kayıt esnasında sadece ses olarak var olmasıdır. Yine ilk bakışta sanki seslendirmenin, tiyatroya göre sanatçı açısından daha kolay ve avantajlıymış gibi görünse bile, aslında bazen bir dezavantaja bile dönüşebilir.
Seslendirme sanatçısını, fiziksel olarak içinde bulunmadığı bir sete, yapay bir stüdyo ortamından sadece sesiyle dahil olmaya çalışmakta ve bu durum sanatçı açısından ekstra bir zorluk yaratmaktadır. Bir diğer taraftan seslendirme sanatında da tıpkı tiyatroda olduğu gibi, mimik, diksiyon, doğru diyafram kullanımı vb. birçok teknik detay vardır ve iyi seslendirme sanatçısının bunların hepsine sahip olması beklenir.
Bütün bunlar dikkate alındığında seslendirme ve tiyatro arasındaki derin bağ kolayca anlaşılır ve bunun bir delili olarak da seslendirme sanatçılarının çok büyük kısmının tiyatro kökenli olması çok daha anlaşılır bir hale gelir.