Ünlü tiyatro oyuncusu Bora Seçkin’le yaptığımız röportaj.
Sesizi : Hoşgeldiniz Bora abi.
Bora Seçkin : Hoşbulduk. Sağolun.
Sesizi : Mikrofon önü oyunculuğuna (seslendirme)’ye nasıl başladınız_?
Bora Seçkin : Seslendirme işine, öğrencilik yıllarında, konservatuarda son sınıf öğrencisiyken başladım. Ancak o zamanlar dışarıya iş yapmak yasaktı. 1989 yılında, TRT‘de başlamış oldum. Biliyorsunuz, orası okul misyonunu da üstlenmişti, Türkiye’de. Çok değerli seslendirme yönetmenlerinden öğrendim seslendirme yapmayı. Hatta bir ”Evet” kelimesi için, prova yapardık. Böylece başlamış oldum.
Sesizi : Seslendirme alanında hangi alanda daha çok seslendirme yapıyorsunuz_?
Bora Seçkin : Tabi filmlerle başlanıyordu önce. Daha ustalaştıkça –belgesel sesi olmak çok değerliydi- belgesel alanına aldılar beni. Hayvan belgesellerinde, National Geographic belgesellerini seslendirdim. Sonra çizgi filmler seslendirdim. Onlar tabi, daha oyunculuk gerektiren, seste kıvraklık gerektiren işlerdir. Ne kadar seçenekli seslendirme yaparsanız, o kadar gelişiyorsunuz tabii.
Sesizi : Hangi alan daha zor peki_?
Bora Seçkin : Uzun metrajlı klasik filmler. Orada bir rolü, sonuna kadar taşımak, literatüre geçmiş filmlerde oldukça zor oluyor. Herkesin belleğinde olan bu filmlerde, yapacağınız en ufak hata kulak tırmalar. Bir de; bir sonraki yapacağınız iş, bir önceki yağtığınız işten daha iyi olmalı. Klasik filmler daha zordur yani.
Sesizi : Oyunculuk ve seslendirme yapmıyor olsaydınız hangi işi yapmak isterdiniz_?
Bora Seçkin : Uluslarası İlişkiler isterdim. Hatta önce iktisat okudum, 4 sene. Sonra bırakıp konservatuara geçtim. Heralde bir iş yapardım (gülerek).
Sesizi : Bunca yıl seslendirme deneyiminiz var. Bu seslendirmeler esnasında, yaşadığınız komik olaylar var mı_?
Bora Seçkin : Tabii. TRT’de çok komik hatıralarımız oldu. Yönetmenlerimiz müthiş hocalardı. Biz korkardık yanlış bir şey yapmaktan. Kemal Bilici hocamız vardı. Bir gün bizi içeriye kilitledi, film boyunca. Genç çocuklarız o zamanlar. Dağılıyoruz. Hoca da bizi, koridorlarda arıyor, bulamıyordu. En son bizi stüdyoya kilitledi. Düşünsenize; 90 dakikalık film boyunca içerdeyiz. Lavaboya gitmek isteyenler, acıkanlar oldu. Hocamız buna rağmen bırakmadı bizi. O zamanlar sinirlenmiştik fakat şimdi daha iyi ki yapmış diyorum.
-Sonra yine bir film seslendirmesi var. Korsanları seslendireceğiz. Bize sesleniyor hocamız, rabarbaya başlayın. Kötü adamlar olarak gülmeye başlıyoruz. Sonra yönetmen içerden seslendi: ”Bir görüntüye baksanız anlayacaksınız. Şuan bir arkadaşınız öldü ve onu denize gömüyorsunuz. Üzüntülüsünüz.” dedi. Biz de ekrana bakmadan, nasıl olsa korsan seslendiriyoruz diyip gülüyorduk. Meğerse orada cenaze töreni varmış ! Böyle hatıralar oluyordu işte.
Sesizi : Seslendirme alanında nelere dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz Bora abi_?
Bora Seçkin : Bu tür işlerde disiplin olmadan olmuyor. Teknik açıdan da; sesine, ses sağlığına çok önem vereceksin. Dublajın varsa, dinlenmesini bileceksin. Ön hazırlık yapacaksın. Biliyorsunuz, kulak ve diksiyon tembelleşir. Size düşen görev; bol bol çalışarak onları usta tutmak. Bizim bir şansımız var oyuncu olduğumuz için. Bir kurumda, sürekli oyun oynadığımız için, sesimizi idmanlı-hazır halde oluyor. Ancak, sadece bu işi yapanlar, sürekli olarak kulağını ve diksiyonunu usta şekilde tutmak zorunda. Tembelleşmesine izin vermemeli.
Sesizi : Onların büyükleri olarak, seslendirme işini yapmak isteyenlere ne gibi önerilerde bulunursunuz_?
Bora Seçkin : Kendilerine ilgi gösterecek yönetmenler bulmaları gerekiyor. Çünkü, sıra gelmesi için, uzun süre stüdyolarda bekleniyor. TRT önerebileceğim bir yerdir. Fakat, ne kadar dublaj-seslendirme yapıyorlar, onu bilmiyorum. Onları araştırmaları lazım. Yine kendini ispatlamış stüdyolar var. Oralara girip, seslendirme yapan sanatçıları dinleyip, gözlem yaparak geliştirmeleri gerekiyor.
Sesizi : Sektörün gelişmesi için neler yapılmalı Bora abi_?
Bora Seçkin : Sektörün gelişebilmesi için, televizyonlarda bu işlerin yapılması gerekiyor. Önceleri, radyolar vardı., radyo tiyatroları vardı. Bir kere orjinal filmler, diziler, yapımcıların ve o kanal sahiplerinin verdikleri değer. İzleyici kitlenin neyi seçmesi gerektiğini iyi bilip, karar vermek gerekiyor. Eğer, onlar kaliteli sesler seçerlerse, işler de daha kaliteli hale gelir. Sonuçta, her şey birbirini doğuruyor. Fakat, gündelik dizileri seslendirmeleri için çağırılan kişiler seslendirmen bile değil. Eskiden bir Brezilya dizisi vardı. Adam içeriye girip : ”Babaannemize kamyon çarptı !” gibi trajik bir cümle kullanan sanatçılar oluyordu. Böyle abartılı şeylerden kaçınılmalı. Böyle olunca, herşey düzeysizleşiyor, kalitesizleşiyor. Biz burada icra aracıyız. Önce icra bunu doğru şekilde seçmeli ve biz de araç olarak görevimizi yapmalıyız.
Sesizi : Peki kurslar hakkında…_?
Bora Seçkin : Kurslara gelince, kurslarda ne olursa olsun, seçtikleri hoca kaliteli olmalı.. Bir sürü okul/ kurs açıldı. Tabi ki teknoljik olanaklar, altyapısı ve sınıf kapasitelerinin iyi olması çok önemli, ancak seçilen hoca çok iyi olmalı. Çünkü, hocalar bağlayıcıdır. Kendilerinden veriyorlar. Ancak iki sene yapıp, sonra bırakmış insanlar hoca olduğunda, daha kendi tekamülünü tamamlamamış kişiler bir şey öğretemezler yada eksik öğretirler. Bu yüzden hocalarını iyi seçmlerini tavsiye diyorum.
Sesizi : Çok teşekkür ederiz Bora abi. Ağzınıza sağlık. Tekrar görüşmek üzere, hoşçakalın.
Bora Seçkin : Ben teşekkür ederim, ne demek. Hoşçakalın.